AKP li geçen yılların tarihsel bir anlatımı. Okudukça sinirlendiğim, karamsarlık ve umutsuzluğa düştüğüm, akıcı bir anlatımla yazılmış. Çok güzel bir kitap diyeceğim ama kelimeler yetersiz kalacak. Yılmaz Özdil'in kitabını anlattığı satırları buraya yazmak daha iyi olacak...
"beş gazetenin arşivinden 460 bin sayfa taradım. sırf arşiv taraması 1.5 senemi aldı. isim şehir hayvan ve isim şehir bitki gibi köşe yazılarımdan derleme değil... sıfırdan yazıldı. 3 kasım 2002de başlıyor. bugüne kadar geliyor. çıraklık, kalfalık, ustalık diye üç bölümden oluşuyor."
Yaşananlara en güzel örnek de kitabın arka kapağında yazanlar...
Bir tablo hayal edin.
Sanat eseri.
Miras. Size ait.
Tuvali, Türkiye coğrafyası.
Boyası, şehit kanı, alın teri.
Her sabah uyanıyorsunuz.
Gururla seyrediyorsunuz.
Ama, birileri her sabah sizden önce uyanıp o tablonun başına geçiyor
ve orasına burasına minik minik fırça darbeleri atıyor.
Her sabah bir minik fırça darbesi.
Usta işi.
Küçük küçük değişiyor tablo.
Aniden değil.
Milim milim.
Alıştıra alıştıra.
Yedire yedire.
Aradan yıllar geçiyor.
Tablo, o tablo olmaktan çıkmış!
Komple değişmiş.
Dedim ya, kanıksamışsınız.
Bakıyorsunuz bakıyorsunuz...
Tablo, hâlâ aynı tablo zannediyorsunuz.
Peki ne yapılabilir?
Fark, nasıl fark edilebilir?
Orijinalin aslında ne kadar değiştiği...
Ne hale getirildiği...
İlk bakışta nasıl anlaşılabilir?
Tek çare var. Kıyas.
Tablonun ilk haliyle...
Son halini yan yana koymalı.
No comments:
Post a Comment