February 22, 2014

Ukrayna...

Ne demişler, doğduğun yer mi? doyduğun yer mi?

Eskiden Ukrayna denildiğinde akla gelen güzel kızlar olurdu. Hatta google girdiğinizde Ukrayna diye aratın; arama sonuçlarının görseller bölümünde gelen resimlerin %80’I güzel kız resimleriydi.

Bugün ise sonuç daha farklı Ukrayna diyince akla isyan, olaylar, caddelerde yatan yaralı vatandaşlar yada caddelerdeki ölüler geliyor. Ne oldu bu güzel ülkeye, bu ülkenin insanlarına. 2006 dan beri Ukrayna Kiev’de çalışan ve ilkbaşlarda yaşayan şuan ise kısmi olarak orada yaşamaya çalışan biri olarak bu sorunun cevabını veremiyorum.


21 Kasıma kadar biri bana böyle olaylar olacak deseydi, 7-8 tane farklı ulaştırma bakanı, ve bir okadarda siyasi iktidar görmüş, turuncu devrime şahit olmuş biri olarak, yok öyle şey olur mu, tamam bir kısım insanlar siyasi güç peşinde onları ayrı tutarsam, halkın büyük çoğunluğu apolitik... olmaz kesinlikle derdim. Ukrayna’lı pek çok dostum ve arkadaşım var. Kendileri kızmasınlar bana ama, bunların hiç birşey umurlarında değil, dünya bilmem nerelerine, minare bilmem başka yerlerine atasözünü kullanırdım. Tabi bu tespit, yıllardır orada yaşamış olmanın tecrübeleri ışığında…. Komunizm’in ana mantığıdır, herkes eşittir, aşı işi devlet verir, insanlar böylece yarını düşünmezler, tüketim toplumu değildirler. Devlet bugün 1 dilim ekmek verir yerler, yarın 2 dilim verirse 2 dilim yerler, vermezse devlet o gün aç yatarlar. Libarelizim ve capitalist sistemde olduğu gibi hırslar yoktur, yarını düşünme yoktur. Çünkü devlet vardır, herşeyi devlet iyi bilir. 1991 yılına kadar komunizm ile yönetilen bir ülkenin bağımsızlığına kavuşmasıyla, insan alışkanlıkları birden değişecek değildi ya…


Olayların gelişimi ve olaylarla ilgili Gazeteci arkadaşımız Serkan Bağ’ın güzel yazısı.


1991 yılında bağımsızlığını kazanan Ukrayna, ilk kez can kaybının yaşandığı kanlı olaylara sahne oluyor.
Dünyanın en sakin, en  huzurlu ülkelerinden Ukrayna’da yaşananlar kötü bir rüya gibi. Ve  herkes bu rüyanın bir an evvel sona ermesini istiyor.
Geleneksel olarak Ukrayna ve Rusya arasında denge politikası izleyen ülke yönetimi zor günler yaşıyor.
Çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği olayların başlangıcı 21 Kasım’a dayanıyor.
Ukrayna ile Avrupa Birliği arasında bir kaç yıldır süren Ortaklık Anlaşması görüşmelerinin, 21 Kasım’da hükümet tarafından askıya alındığının açıklanması ile başlayan olaylar zinciri, 20 Şubat’taki kanlı çatışmalara kadar geldi. Bundan sonra ne olacağının cevabını net olarak verebilen yok.

Olaylar nasıl başladı?
Ukrayna ile Avrupa Birliği arasında süren Ortaklık Anlaşması görüşmeleri 21 Kasım’da hükümet tarafından Ukrayna’nın çıkarlarına aykırı olduğu gerekçesi ile tek taraflı olarak askıya alındı.
Bu kararın 27 Kasım’da Litvanya’nın başkent Vilnius’ta gerçekleşen Avrupa Birliği Doğu İşbirliği zirvesinden hemen önce alınması hem AB tarafından hem de Ukrayna halkı tarafından beklenmeyen bir gelişme olarak yorumlandı.

Öyleki bu tarihe kadar, Ukrayna hükümeti Serbest Ticareti de öngören Ortaklık Anlaşması’nın faydalarından dem vuruyor, düzenlenen konferanslarda anlaşmanın getirileri anlatılıyordu.
Askıya alma kararından 8 gün sonra, 29 Kasım’ı 30 Kasım’a bağlayan gece yaşananlar bu güne kadar uzanan olayların fitilini ateşledi.
Bu tarihe kadar hem AB’den hem de muhalefetten gelen “masaya tekrar” oturun çağrıları sonuçsuz kaldı.
Hükümet kanadı kararın ekonomik gerekçelerini anlatırken, Rusya ile işbirliğinin önemine dikkati çekti.
Polisten sert müdahale
Bağımsızlık Meydanı’nda toplanan yaklaşık 100 kişilik protestocu gence polisin şiddetli müdehalesi hem halk arasında infial yarattı hem de muhalefetin tek bir vücut haline gelmesine neden oldu.
Cuma gününü Cumartesi gününe bağlayan gece yaşanan olaylar 29 Kasım günü yüzbinin üzerinde kişinin meydanda toplandığı protesto gösterilerine dönüştü.
Kiev’deki Kreşçatik Caddesi’nin trafiğe kapanması ve Belediye Binası’nın işgali ile sonuçlanan olaylar sırasında, Kiev’deki tarihi Lenin Heykeli bir grup gösterici tarafından 8 Aralık günü yerinden sökülerek, kameraların önünde parçalandı.
Parlamento kürsüsünün muhalefet tarafından günlerce işgal edilmesi, 2014 bütçesi de dahil olmak üzere bir çok yasanın kabulünün yeni yıl sonrasına kalmasına neden oldu.
Kiev’de her sene kurulan yeni yıl çamı ise, göstericilerin pankarları ve dövizleri ile kaplandı.
Muhalefet ne istiyor?
Gösterilerin ilk haftalarında, muhalefetin öncelikli talebi Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşmasına geri dönülmesiydi.
Ancak bunun olmayacağı anlaşılınca talepleri hükümetin ve devlet başkanının istifasına kadar uzandı
Yeni yıldan sonra üç partiden oluşan muhalefet, Devlet Başkanlığı seçimleri için birleştiklerini açıklayarak erken seçim istediler ve başbakanın istifasını talep ettiler. Ancak bu talepler iktidar ve devlet başkanından karşılık bulmadı.
Hapisteki Ukrayna eski başbakanı da gösterilere yaptığı açıklamalarla destek verdi.
Ocak ayı boyunca her Pazar “Halk Meclisi” adıyla düzenlene mitinglere yüzbinlerce Ukraynalı katıldı. Bu gösterilerde öncelikli talep Ukrayna’nın Avrupa ile entegrason sürecine devam edilmesi, hükümetin ve devlet başkanın istifası ve erken seçim ilan edilmesi oldu.
Hükümet neden kabul etmiyor?
Hükümetin Avrupa Birliği ile Ortaklık Anlaşması’nı kabul etmemesinin öncelikli sebebi ekonomik.
Hükümetin başlıca argümanı, “Ukrayna’nın üretimi ağır sanayi ve tarıma dayalı olan ülke olduğu ve düşük rekabet gücü ile Avrupa malları ile rekabet imkanına sahip olmadığı” şeklinde. Serbest ticaret anlaşmasının imzalanması için ekonomik olarak desteğe ihtiyacı olduğunu bir çok kez ilan eden hükümet, bu desteğin gelmeyeceğinin anlaşması üzerine yüzünü ekonomik olarak doğuya, yani Rusya’ya döndü. Ukrayna’nın bir numaraları ihracat pazarının Rusya olduğu göz önüne alındığında bu karar anlayışla karşılanabilir nitelikte. Öte yandan hükümetin her fısatta Ukrayna’nın yönünün Avrupa ile entergrasyon olduğunu söylediğini de hatırlatmak gerek.
İstifa eden başbakan Azarov’un  o dönemde “bizi kimse dinlemiyor, sesimizi basında duyuramıyoruz”serzenişi de bir başka dikkat çeken gelişmeydi.
Avrupa’nın “Timoşenko’yu serbest bırakın ve IMF ile anlaşın” talepleri ise hükümetin Rusya’ya yönelmesinin diğer nedenleri arasında gösterilebilir.
Rusya ile 17 Aralık Anlaşması
Avrupa Birliği ile Ortaklık Anlaşması görüşmelerini askıya alan Ukrayna, kararından yaklaşık bir ay sonra Rusya ile doğalgaz fiyatının üçte bir oranında düşürüldüğü ve 15 milyar Dolar’lık kredi desteğini öngören bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, muhalefet tarafından “Ukrayna tamamen Rusya’nın elinde” yorumlarına neden olurken, hükümet “ekonomik olarak ihtiyacımız var başka seçeneğimiz yoktu” açıklamasını yaptı.
Ve 19 Ocak kararları
Yeni yıldan sonraki 15 günü sakin geçiren Ukrayna, 16 Ocak’ta iktidar partisinin oyları ile kabul edilen kararlar sonrası ilk çatışmalara sahne oldu.
Karardan üç gün sonra, 19 Ocak Pazar günü düzenlene halk meclisi mitinginin ardından yürüyüşe geçen maskeli göstericiler, devlet başkanlığı ve hükümet binalarına doğru yürüyüşe geçtiler.
Parlamento’da 19 Ocak’ta alınan ve özgürlükleri sınırlandırdığının düşündükleri yasal düzenlemeleri protesto eden göstericiler, ellerin molotov kokteylleri ve taşlar ile hükümet binaları ve polise doğru saldırıya geçileri. Polisin yanıtı ise gaz bombası ve plastik mermi oldu.
Çok sayıda göstericinin ve polisin yaralandığı olaylar, Kiev’de bugün şiddet olaylarının başladığı ilk gün oldu.
Şiddet olayları ve ilk ölüm
O tarihten itibaren kent merkezini kontrol altında tutan göstericiler, Belediye Binası ve bazı bakanlık binalarını işgal ederken, aralarında Lviv’in de bulunduğu ülkenin bazı batı şehirlerindeki bölge valilikleri işgal edildi.
Şiddet olaylarının başlamasından üç gün sonra, yani 22 Ocak  günü yaşanan olaylarda ise biri belarus vatandaşı üç gösterici yaşamını yitirdi onlarca kişi yaralandı. Ölen kişilerin keskin nişancı tarafından öldürüldüğü iddia edildi.
Polis ise ölüme neden olan kurşunun kendi envanterlerinde bulunmadığını bildirdi.
Ölümlerden iki gün sonra, Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, hapisteki başbakan Yulia Timeşenko’nun partisi Batkvişçina’nın lideri Arseny Yatsenyuk’a başbakanlık, boksör siyasetçi Vitaliy Kliçko’ya başbakan yardımcılığı görei önerdi. Ancak bu öneriler kabul edilmedi.
28 Ocak günü ise Başbakan Nikolay Azarov, ülkenin geleceği için istifa ediyorum diyerek görevinden ayrıldı. Yerine başbakan yardımcısı Sergei Arbuzov atandı.
Muhalefetin hedefindeyse artık Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in istifası, erken seçim kararı ve 2004 Anayasası’na geri dönülmesi vardı.
Tartışmalı yasalar iptal edildi, şartlı af çıktı
Batı şehirlerindeki valilik işgalleri ve Kiev’deki şiddet olaylarının artması sonrası, muhalefet ve iktidarın ortak oyları ile 19 Ocak yasaları iptal edildi.

Ancak aynı gün, sadece iktidarın oyları ile şartlı bir af yasası çıktı. Bu yasa kamu binalarının boşaltılmasına karşılık olarak tutuklanan tüm göstericilerin serbest bırakılmasını öngörüyordu.
Muhalefetin desteklemediği bu yasanın en can alıcı maddesi ise göstericilere 15 gün süre tanınması oldu.
Kararın alındığı 28 Ocak günü meydandan halka seslenen muhalefet kararı tanımadıklarını ve meydanları boşaltmayacaklarını ilan etti.
Kararın yürürlüğe 1 Şubat’ta yürürlüğe girmesinden sonra geçen 15 gün içinde ciddi olaylar yaşanmadı. Geçen süre için muhalefet ile devlet başkanı arasında yapılan görüşmeler ise sonuçsuz kaldı.
15 günlük sürenin sona erdiği 16 Şubat gecesi, Kiev’deki belediye binası ile diğer şehirlerde işgal altında tutulan valilikler ve kamu kurumları boşaltılırken, tüm tutukluklar salıverildi.
18 Şubat parlamento oturumu
18 Şubat günü saat 10.00’da başlaması planlanan Parlamento oturumu, 09.30’da muhalefetin kürsüyi işgali ile yapılamadı. Kürsüyü işgal eden muhalif milletvekilleri 2004 Anayası’na geri dönülmesini sağlayacak yasal düzenlemelerin gündeme alınmasını istedi.
Neden 2004 Anayası isteniyor?
2004 yılındaki Turuncu Devrim isimli toplumsal olayların ardından yapılan Anayasa değişikliği ile Parlamento’nun yetkileri arttırılırken, Devlet Başkanı’nın başta atamaları kapsayan yetkileri önemli ölçüde kısıtlandı. Ancak seçimler sonrası iktidara gelen Yanukoviç hükümeti ve bölgeler partisi, ülke yönetiminde meydana gelen tıkanma sonrası, 2010 yılında yaptığı değişliklikler ile Devlet Başkanı’nın yetkilerini yeniden arttırdı.
Barışçıl çözüm ve silahlı mücadele çağrısı
Af kararı sonrası başlayan olumlu hava 18 Şubat günü göstericilerin Parlamento binasına doğru yürüyerek poli barikatlarına molotov kokteyli atmaları ile bozuldu.
Çoğu afganistan gazileri tarafından eğitilmiş, askeri eğitim almış gruplar tarafından başlatılan olaylarda 28 kişi yaşamını yitirdi.
Aralarında polisin de bulunduğu ölenlerin 19’unun gerçek kurşunla hayatını kaybettiği açıklanırken, içişleri bakanlı polisin gerçek mermi kullanmadığını, açılan ateşin provakatörler tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.
Aynı gün göstericilerin lider grubu Praviy Sektör (Sağ Sektör) olarak adlandırlan taraftar topluluğun lideri halkı Kiev’de silahlı mücadeleye çağırdı. Muhalefetin de sessiz kaldığı bu çağrı bardağı taşıran son damla oldu.
18 Şubat’da göstericilere ultimatom veren içişleri bakanlığı ve ukrayna güvenlik servisinın meydanların boşaltılması talebi sonrası başlayan çatışmalarda resmi rakamlara göre aralarında polisin de bulunudğu 28 kişi hayatını kaybetti, 500’ün üzerinde gösterici yaralandı. Gün içindeki olaylar sırasında iktidardaki bölgeler partisinin merkez binası işgal edildi, bir parti çalışanı öldürüldü.
Saldıran gruplar kimler?
Başta halk hareketi olarak başlayan gösterilere son bir ay içinde askeri eğitim aldıkları belli olan, düzenli hareket eden gruplar katılmaya başladı.  Genellikler ülkenin batı kesimlerinden gelen gençlerden oluşan gruplara afganistan gazileri de destek oldu.
Gençlerin ellerinde, 2. Dünya Savaşı sırasında Rusya (SSCB) karşı da savaşan UPA (Ukrayna Kurtuluş Ordusu) bayrakları, gamalı haç andıran flamaların bulunduğu görülüyordu.
Ancak bir süre önce Almanya’da düzenlenen Münih Güvenlik zirvesi sonrası flamalar kalktı, UPA bayrakları daha nadir görülmeye başlandı.
Muhalefet kimlerden oluşuyor?
Ukrayna’daki muhalefetin üç ayağı var. Bunlardan biri hapisteki eski Başbakan Yulia Timoşenko’nun lideri olduğu Batkivşçina, diğer eski boksör Vitali Kliçko’nun lideir olduğu Udar, diğer ise aşırı milliyetçi söylemleri ile bilinen Oleg Tyagnibok’un lideri olduğu Svoboda.  Svoboda partisi Rusya ve Yahudi karşıtı söylemleri ile de tanınıyor.
Bu açıdan bakıldığında Avrupa Birliği ile entegrason isteyen muhalefetin de kendi içinde yeknesak olmadığı görülüyor.
İktidar ne istiyor?
Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç 2015’in Mart ayında düzenlenecek Devlet Başkanlığı seçimlerinin öne alınmasına sıcak bakmıyor. (bugün Aralık ayında yapılmasına onay verdiler)
Öte yandan muhalefeti radikal gruplar ile arasına mesafe koymaya çağırıyor.
Ukrayna’da parlamento seçimlerinin 2017 yılında yapılması gerekiyor.
Halk ne istiyor?
Sıradan halk herşeyden önce akan kanın durmasını ve ülkedeki hayatın normale dönmesini istiyor.
Genç nesil geleceğini Avrupa’da hayal ediyor. Bu anlamda gençler arasında Rusya’ya daha fazla yakınlaşmak isteyenlerin oranı yüksek değil. Avrupa daha iyi bir yaşamın simgesi.i
Ülkenin batısı, Ukrayna’nın Rusya’dan ne pahasına olursa olsun bağımsız hareket etmesini ve geleceğini Avrupa’da şekillendirmesini istiyor.
Etnik olarak kendini Rus gören doğu Ukrayna’nın Rusya’ya sınır şehirlerinde yaşayan halk ise Rusya ile yakınlaşma yanlısı olsa bile, Avrupa Birliği hayalini her zaman canlı tutuyor. Öte yandan Ukrayna’nın sırtını Rusya’ya dönmemesi gerektiğini düşünüyor.
Ülkedeki oligarkhların neredeyse tüm tasarruflarını Avrupa ülkelerinde korumaları da Avrupa  ”sevgisinin” ironik bir göstergesi.
Halkın temel beklentisi Avrupa ya da Rusya’ya yakınlaşmatan önce, daha yaşanabilir, ekonominin daha güçlü olduğu, rüşvetin olmadığı bir ülkede yaşamak.
Kırım’da durum
Ukrayna’ya bağlı özerk bir cumhuriyet olan Kırım, etkin olarak Rusların çoğunlukta olduğu bir yer. Zaten Kırım parlamentosunun son olaylarda Rusya yanlısı yaptığı açıklamalar bunun kanıtı.
Kırım’da 280 – 300 bin Kırım Tatar’ı bulunuyor. Parlamento’da yaklaşık yüzde 12’lik oya sahip Kırım Tatarları, olaylarda muhalefetin yanında saf tutuyor. (2004 yılında ki Turuncu Devrim olarak adlandırılan toplumsal olaylarda da böyle olmuştu)
Kırım Tatarları Kırım’ın Rusya bağlanmasına ya da yaklaşmasına kesinlikle karşı, öte yandan geleceğini Avrupa’ya yakın bağımsız Ukrayna’nın içinde görüyor.
 Kanlı 20 Şubat
19 Şubat gecesi Devlet Başkanı ile muhalefet arasında varılan ateşekes anlaşması, bu sabah bozuldu.
Muhalefetin iktidarı, iktdarın ise muhalefeti sorumlu tuttuğu ateşkes ihlali sonrası en az 75 kişi yaşamını yitirdi.
21 Şubat son durum
Ukrayna bugün tarihi bir gün yaşadı.
Öğlen saatlerinde Ukryana Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, erken seçim kararı aldı. Karardan bir kaç saat sonra Parlamento, 2004 Anayasası’na geri dönülmesini öngören düzenlemeyi onayladı.
Ardından Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç ile muhalefet liderleri Arseny Yatsenyuk, Vitaliy Kliçko ve Oleg Tyagnibok ve Almanya, Fransa ve Polonya Dışişleri Bakanları Krizden Çıkış anlaşmasına imza koydular. Rusya son anda imzadan vazgeçti.
Söz konuşu anlaşma 2004 anayasısına geri dönülmesini, aralıkta erken seçimi, 10 gün için koalisayon hükümeti kurulmasını ve göstericilerin 24 saat içinde illegal silahlarını teslim etmelerini öngörüyor.
Bu anlaşmanın imzalanmasından kısa bir süre sonra içişleri bakanı parlamento tarafından görevinden alındı, Timoşenko’yu serbest bırakacak yasal düzenleme kabul edildi.
Ukrayna’da barış hala bıçak sırtında.
Önümüzdeki günler, önümüzdeki ayların ve hatta yılların nasıl olacağını belirleyecek.
Hazırlayan:
F.Serkan BAĞ
Kiev

http://ukrturk.net/ukrayna-tarihi-gunler-yasiyor-bir-yanda-kan-ve-goz-yasi-diger-yanda-umut-3-ayin-ozeti/


No comments:

Post a Comment