Ne
demişler, doğduğun yer mi? doyduğun yer mi?
Eskiden
Ukrayna denildiğinde akla gelen güzel kızlar olurdu. Hatta google girdiğinizde
Ukrayna diye aratın; arama sonuçlarının görseller bölümünde gelen resimlerin
%80’I güzel kız resimleriydi.
Bugün ise
sonuç daha farklı Ukrayna diyince akla isyan, olaylar, caddelerde yatan yaralı
vatandaşlar yada caddelerdeki ölüler geliyor. Ne oldu bu güzel ülkeye, bu
ülkenin insanlarına. 2006 dan beri Ukrayna Kiev’de çalışan ve ilkbaşlarda
yaşayan şuan ise kısmi olarak orada yaşamaya çalışan biri olarak bu sorunun
cevabını veremiyorum.
21 Kasıma
kadar biri bana böyle olaylar olacak deseydi, 7-8 tane farklı ulaştırma bakanı,
ve bir okadarda siyasi iktidar görmüş, turuncu devrime şahit olmuş biri olarak,
yok öyle şey olur mu, tamam bir kısım insanlar siyasi güç peşinde onları ayrı
tutarsam, halkın büyük çoğunluğu apolitik... olmaz kesinlikle derdim. Ukrayna’lı
pek çok dostum ve arkadaşım var. Kendileri kızmasınlar bana ama, bunların hiç
birşey umurlarında değil, dünya bilmem nerelerine, minare bilmem başka
yerlerine atasözünü kullanırdım. Tabi bu tespit, yıllardır orada yaşamış
olmanın tecrübeleri ışığında…. Komunizm’in ana mantığıdır, herkes eşittir, aşı
işi devlet verir, insanlar böylece yarını düşünmezler, tüketim toplumu
değildirler. Devlet bugün 1 dilim ekmek verir yerler, yarın 2 dilim verirse 2
dilim yerler, vermezse devlet o gün aç yatarlar. Libarelizim ve capitalist
sistemde olduğu gibi hırslar yoktur, yarını düşünme yoktur. Çünkü devlet
vardır, herşeyi devlet iyi bilir. 1991 yılına kadar komunizm ile yönetilen bir
ülkenin bağımsızlığına kavuşmasıyla, insan alışkanlıkları birden değişecek
değildi ya…
Olayların gelişimi ve olaylarla ilgili Gazeteci arkadaşımız Serkan
Bağ’ın güzel yazısı.
1991 yılında bağımsızlığını kazanan Ukrayna, ilk kez can kaybının
yaşandığı kanlı olaylara sahne oluyor.
Dünyanın en sakin, en huzurlu ülkelerinden Ukrayna’da
yaşananlar kötü bir rüya gibi. Ve herkes bu rüyanın bir an evvel sona
ermesini istiyor.
Geleneksel olarak Ukrayna ve Rusya arasında denge politikası
izleyen ülke yönetimi zor günler yaşıyor.
Çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği olayların başlangıcı 21
Kasım’a dayanıyor.
Ukrayna ile Avrupa Birliği arasında bir kaç yıldır süren
Ortaklık Anlaşması görüşmelerinin, 21 Kasım’da hükümet tarafından askıya
alındığının açıklanması ile başlayan olaylar zinciri, 20 Şubat’taki kanlı
çatışmalara kadar geldi. Bundan sonra ne olacağının cevabını net olarak
verebilen yok.
Olaylar nasıl başladı?
Ukrayna ile Avrupa Birliği arasında süren Ortaklık Anlaşması
görüşmeleri 21 Kasım’da hükümet tarafından Ukrayna’nın çıkarlarına aykırı
olduğu gerekçesi ile tek taraflı olarak askıya alındı.
Bu kararın 27 Kasım’da Litvanya’nın başkent Vilnius’ta
gerçekleşen Avrupa Birliği Doğu İşbirliği zirvesinden hemen önce alınması hem
AB tarafından hem de Ukrayna halkı tarafından beklenmeyen bir gelişme olarak
yorumlandı.
Öyleki bu tarihe kadar,
Ukrayna hükümeti Serbest Ticareti de öngören Ortaklık Anlaşması’nın
faydalarından dem vuruyor, düzenlenen konferanslarda anlaşmanın getirileri
anlatılıyordu.
Askıya alma kararından 8 gün sonra, 29 Kasım’ı 30 Kasım’a
bağlayan gece yaşananlar bu güne kadar uzanan olayların fitilini ateşledi.
Bu tarihe kadar hem AB’den hem de muhalefetten gelen “masaya
tekrar” oturun çağrıları sonuçsuz kaldı.
Hükümet kanadı kararın ekonomik gerekçelerini anlatırken, Rusya
ile işbirliğinin önemine dikkati çekti.
Polisten sert müdahale
Bağımsızlık Meydanı’nda toplanan yaklaşık 100 kişilik protestocu
gence polisin şiddetli müdehalesi hem halk arasında infial yarattı hem de
muhalefetin tek bir vücut haline gelmesine neden oldu.
Cuma gününü Cumartesi gününe bağlayan gece yaşanan
olaylar 29 Kasım günü yüzbinin üzerinde kişinin meydanda toplandığı
protesto gösterilerine dönüştü.
Kiev’deki Kreşçatik Caddesi’nin trafiğe kapanması ve Belediye
Binası’nın işgali ile sonuçlanan olaylar sırasında, Kiev’deki tarihi Lenin
Heykeli bir grup gösterici tarafından 8 Aralık günü yerinden sökülerek,
kameraların önünde parçalandı.
Parlamento kürsüsünün muhalefet tarafından günlerce işgal edilmesi,
2014 bütçesi de dahil olmak üzere bir çok yasanın kabulünün yeni yıl sonrasına
kalmasına neden oldu.
Kiev’de her sene kurulan yeni yıl çamı ise, göstericilerin
pankarları ve dövizleri ile kaplandı.
Muhalefet ne istiyor?
Gösterilerin ilk haftalarında,
muhalefetin öncelikli talebi Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşmasına geri
dönülmesiydi.
Ancak bunun olmayacağı anlaşılınca talepleri hükümetin ve devlet
başkanının istifasına kadar uzandı
Yeni yıldan sonra üç partiden oluşan muhalefet, Devlet
Başkanlığı seçimleri için birleştiklerini açıklayarak erken seçim istediler ve
başbakanın istifasını talep ettiler. Ancak bu talepler iktidar ve devlet
başkanından karşılık bulmadı.
Hapisteki Ukrayna eski başbakanı da gösterilere yaptığı
açıklamalarla destek verdi.
Ocak ayı boyunca her Pazar “Halk Meclisi” adıyla düzenlene
mitinglere yüzbinlerce Ukraynalı katıldı. Bu gösterilerde öncelikli talep
Ukrayna’nın Avrupa ile entegrason sürecine devam edilmesi, hükümetin ve devlet
başkanın istifası ve erken seçim ilan edilmesi oldu.
Hükümet neden kabul etmiyor?
Hükümetin Avrupa Birliği ile Ortaklık Anlaşması’nı kabul
etmemesinin öncelikli sebebi ekonomik.
Hükümetin başlıca argümanı, “Ukrayna’nın üretimi ağır sanayi ve
tarıma dayalı olan ülke olduğu ve düşük rekabet gücü ile Avrupa malları ile
rekabet imkanına sahip olmadığı” şeklinde. Serbest ticaret anlaşmasının
imzalanması için ekonomik olarak desteğe ihtiyacı olduğunu bir çok kez ilan
eden hükümet, bu desteğin gelmeyeceğinin anlaşması üzerine yüzünü ekonomik olarak
doğuya, yani Rusya’ya döndü. Ukrayna’nın bir numaraları ihracat pazarının Rusya
olduğu göz önüne alındığında bu karar anlayışla karşılanabilir nitelikte. Öte
yandan hükümetin her fısatta Ukrayna’nın yönünün Avrupa ile entergrasyon
olduğunu söylediğini de hatırlatmak gerek.
İstifa eden başbakan Azarov’un o dönemde “bizi kimse
dinlemiyor, sesimizi basında duyuramıyoruz”serzenişi de bir başka dikkat çeken
gelişmeydi.
Avrupa’nın “Timoşenko’yu serbest bırakın ve IMF ile anlaşın”
talepleri ise hükümetin Rusya’ya yönelmesinin diğer nedenleri arasında
gösterilebilir.
Rusya ile 17 Aralık Anlaşması
Avrupa Birliği ile
Ortaklık Anlaşması görüşmelerini askıya alan Ukrayna, kararından yaklaşık bir
ay sonra Rusya ile doğalgaz fiyatının üçte bir oranında düşürüldüğü ve 15
milyar Dolar’lık kredi desteğini öngören bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma,
muhalefet tarafından “Ukrayna tamamen Rusya’nın elinde” yorumlarına neden
olurken, hükümet “ekonomik olarak ihtiyacımız var başka seçeneğimiz yoktu”
açıklamasını yaptı.
Ve 19 Ocak kararları
Yeni yıldan sonraki 15 günü sakin geçiren Ukrayna, 16 Ocak’ta
iktidar partisinin oyları ile kabul edilen kararlar sonrası ilk çatışmalara
sahne oldu.
Karardan üç gün sonra, 19 Ocak Pazar günü düzenlene halk meclisi
mitinginin ardından yürüyüşe geçen maskeli göstericiler, devlet başkanlığı ve
hükümet binalarına doğru yürüyüşe geçtiler.
Parlamento’da 19 Ocak’ta alınan ve özgürlükleri
sınırlandırdığının düşündükleri yasal düzenlemeleri protesto eden göstericiler,
ellerin molotov kokteylleri ve taşlar ile hükümet binaları ve polise doğru
saldırıya geçileri. Polisin yanıtı ise gaz bombası ve plastik mermi oldu.
Çok sayıda göstericinin ve polisin yaralandığı olaylar, Kiev’de
bugün şiddet olaylarının başladığı ilk gün oldu.
Şiddet olayları ve ilk ölüm
O tarihten itibaren kent merkezini kontrol altında tutan
göstericiler, Belediye Binası ve bazı bakanlık binalarını işgal ederken,
aralarında Lviv’in de bulunduğu ülkenin bazı batı şehirlerindeki bölge
valilikleri işgal edildi.
Şiddet olaylarının
başlamasından üç gün sonra, yani 22 Ocak günü yaşanan olaylarda ise biri
belarus vatandaşı üç gösterici yaşamını yitirdi onlarca kişi yaralandı. Ölen
kişilerin keskin nişancı tarafından öldürüldüğü iddia edildi.
Polis ise ölüme neden olan kurşunun kendi envanterlerinde
bulunmadığını bildirdi.
Ölümlerden iki gün sonra, Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç,
hapisteki başbakan Yulia Timeşenko’nun partisi Batkvişçina’nın lideri Arseny
Yatsenyuk’a başbakanlık, boksör siyasetçi Vitaliy Kliçko’ya başbakan
yardımcılığı görei önerdi. Ancak bu öneriler kabul edilmedi.
28 Ocak günü ise Başbakan Nikolay Azarov, ülkenin geleceği için
istifa ediyorum diyerek görevinden ayrıldı. Yerine başbakan yardımcısı Sergei
Arbuzov atandı.
Muhalefetin hedefindeyse artık Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in
istifası, erken seçim kararı ve 2004 Anayasası’na geri dönülmesi vardı.
Tartışmalı yasalar iptal edildi, şartlı af
çıktı
Batı şehirlerindeki valilik işgalleri ve Kiev’deki şiddet
olaylarının artması sonrası, muhalefet ve iktidarın ortak oyları ile 19 Ocak
yasaları iptal edildi.
Ancak aynı gün, sadece
iktidarın oyları ile şartlı bir af yasası çıktı. Bu yasa kamu binalarının
boşaltılmasına karşılık olarak tutuklanan tüm göstericilerin serbest
bırakılmasını öngörüyordu.
Muhalefetin desteklemediği bu yasanın en can alıcı maddesi ise
göstericilere 15 gün süre tanınması oldu.
Kararın alındığı 28 Ocak günü meydandan halka seslenen muhalefet
kararı tanımadıklarını ve meydanları boşaltmayacaklarını ilan etti.
Kararın yürürlüğe 1 Şubat’ta yürürlüğe girmesinden sonra geçen
15 gün içinde ciddi olaylar yaşanmadı. Geçen süre için muhalefet ile devlet
başkanı arasında yapılan görüşmeler ise sonuçsuz kaldı.
15 günlük sürenin sona erdiği 16 Şubat gecesi, Kiev’deki
belediye binası ile diğer şehirlerde işgal altında tutulan valilikler ve kamu
kurumları boşaltılırken, tüm tutukluklar salıverildi.
18 Şubat parlamento oturumu
18 Şubat günü saat 10.00’da başlaması planlanan Parlamento
oturumu, 09.30’da muhalefetin kürsüyi işgali ile yapılamadı. Kürsüyü işgal eden
muhalif milletvekilleri 2004 Anayası’na geri dönülmesini sağlayacak yasal
düzenlemelerin gündeme alınmasını istedi.
Neden 2004 Anayası isteniyor?
2004 yılındaki Turuncu Devrim isimli toplumsal olayların
ardından yapılan Anayasa değişikliği ile Parlamento’nun yetkileri
arttırılırken, Devlet Başkanı’nın başta atamaları kapsayan yetkileri önemli
ölçüde kısıtlandı. Ancak seçimler sonrası iktidara gelen Yanukoviç hükümeti ve
bölgeler partisi, ülke yönetiminde meydana gelen tıkanma sonrası, 2010 yılında
yaptığı değişliklikler ile Devlet Başkanı’nın yetkilerini yeniden arttırdı.
Barışçıl çözüm ve silahlı mücadele çağrısı
Af kararı sonrası başlayan olumlu hava 18 Şubat günü
göstericilerin Parlamento binasına doğru yürüyerek poli barikatlarına molotov
kokteyli atmaları ile bozuldu.
Çoğu afganistan gazileri
tarafından eğitilmiş, askeri eğitim almış gruplar tarafından başlatılan
olaylarda 28 kişi yaşamını yitirdi.
Aralarında polisin de bulunduğu ölenlerin 19’unun gerçek
kurşunla hayatını kaybettiği açıklanırken, içişleri bakanlı polisin gerçek
mermi kullanmadığını, açılan ateşin provakatörler tarafından
gerçekleştirildiğini söyledi.
Aynı gün göstericilerin lider grubu Praviy Sektör (Sağ Sektör)
olarak adlandırlan taraftar topluluğun lideri halkı Kiev’de silahlı mücadeleye
çağırdı. Muhalefetin de sessiz kaldığı bu çağrı bardağı taşıran son damla oldu.
18 Şubat’da göstericilere ultimatom veren içişleri bakanlığı ve
ukrayna güvenlik servisinın meydanların boşaltılması talebi sonrası başlayan
çatışmalarda resmi rakamlara göre aralarında polisin de bulunudğu 28 kişi
hayatını kaybetti, 500’ün üzerinde gösterici yaralandı. Gün içindeki olaylar
sırasında iktidardaki bölgeler partisinin merkez binası işgal edildi, bir parti
çalışanı öldürüldü.
Saldıran gruplar kimler?
Başta halk hareketi olarak
başlayan gösterilere son bir ay içinde askeri eğitim aldıkları belli olan,
düzenli hareket eden gruplar katılmaya başladı. Genellikler ülkenin batı
kesimlerinden gelen gençlerden oluşan gruplara afganistan gazileri de destek
oldu.
Gençlerin ellerinde, 2. Dünya Savaşı sırasında Rusya (SSCB)
karşı da savaşan UPA (Ukrayna Kurtuluş Ordusu) bayrakları, gamalı haç andıran
flamaların bulunduğu görülüyordu.
Ancak bir süre önce Almanya’da düzenlenen Münih Güvenlik zirvesi
sonrası flamalar kalktı, UPA bayrakları daha nadir görülmeye başlandı.
Muhalefet kimlerden oluşuyor?
Ukrayna’daki muhalefetin üç ayağı var. Bunlardan biri hapisteki
eski Başbakan Yulia Timoşenko’nun lideri olduğu Batkivşçina, diğer eski boksör
Vitali Kliçko’nun lideir olduğu Udar, diğer ise aşırı milliyetçi söylemleri ile
bilinen Oleg Tyagnibok’un lideri olduğu Svoboda. Svoboda partisi Rusya ve
Yahudi karşıtı söylemleri ile de tanınıyor.
Bu açıdan bakıldığında Avrupa Birliği ile entegrason isteyen
muhalefetin de kendi içinde yeknesak olmadığı görülüyor.
İktidar ne istiyor?
Ukrayna Devlet Başkanı
Viktor Yanukoviç 2015’in Mart ayında düzenlenecek Devlet Başkanlığı
seçimlerinin öne alınmasına sıcak bakmıyor. (bugün Aralık ayında yapılmasına
onay verdiler)
Öte yandan muhalefeti radikal gruplar ile arasına mesafe koymaya
çağırıyor.
Ukrayna’da parlamento seçimlerinin 2017 yılında yapılması
gerekiyor.
Halk ne istiyor?
Sıradan halk herşeyden önce akan kanın durmasını ve ülkedeki
hayatın normale dönmesini istiyor.
Genç nesil geleceğini Avrupa’da hayal ediyor. Bu anlamda gençler
arasında Rusya’ya daha fazla yakınlaşmak isteyenlerin oranı yüksek değil.
Avrupa daha iyi bir yaşamın simgesi.i
Ülkenin batısı, Ukrayna’nın Rusya’dan ne pahasına olursa olsun
bağımsız hareket etmesini ve geleceğini Avrupa’da şekillendirmesini istiyor.
Etnik olarak kendini Rus gören doğu Ukrayna’nın Rusya’ya sınır
şehirlerinde yaşayan halk ise Rusya ile yakınlaşma yanlısı olsa bile, Avrupa
Birliği hayalini her zaman canlı tutuyor. Öte yandan Ukrayna’nın sırtını
Rusya’ya dönmemesi gerektiğini düşünüyor.
Ülkedeki oligarkhların neredeyse tüm tasarruflarını Avrupa
ülkelerinde korumaları da Avrupa ”sevgisinin” ironik bir göstergesi.
Halkın temel beklentisi Avrupa ya da Rusya’ya yakınlaşmatan
önce, daha yaşanabilir, ekonominin daha güçlü olduğu, rüşvetin olmadığı bir
ülkede yaşamak.
Kırım’da durum
Ukrayna’ya bağlı özerk bir cumhuriyet olan Kırım, etkin olarak
Rusların çoğunlukta olduğu bir yer. Zaten Kırım parlamentosunun son olaylarda
Rusya yanlısı yaptığı açıklamalar bunun kanıtı.
Kırım’da 280 – 300 bin Kırım Tatar’ı bulunuyor. Parlamento’da
yaklaşık yüzde 12’lik oya sahip Kırım Tatarları, olaylarda muhalefetin yanında
saf tutuyor. (2004 yılında ki Turuncu Devrim olarak adlandırılan toplumsal
olaylarda da böyle olmuştu)
Kırım Tatarları Kırım’ın Rusya bağlanmasına ya da yaklaşmasına
kesinlikle karşı, öte yandan geleceğini Avrupa’ya yakın bağımsız Ukrayna’nın
içinde görüyor.
Kanlı 20 Şubat
19 Şubat gecesi Devlet
Başkanı ile muhalefet arasında varılan ateşekes anlaşması, bu sabah bozuldu.
Muhalefetin iktidarı, iktdarın ise muhalefeti sorumlu tuttuğu
ateşkes ihlali sonrası en az 75 kişi yaşamını yitirdi.
21 Şubat son durum
Ukrayna bugün tarihi bir gün yaşadı.
Öğlen saatlerinde Ukryana Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, erken
seçim kararı aldı. Karardan bir kaç saat sonra Parlamento, 2004 Anayasası’na
geri dönülmesini öngören düzenlemeyi onayladı.
Ardından Ukrayna Devlet
Başkanı Viktor Yanukoviç ile muhalefet liderleri Arseny Yatsenyuk, Vitaliy
Kliçko ve Oleg Tyagnibok ve Almanya, Fransa ve Polonya Dışişleri Bakanları
Krizden Çıkış anlaşmasına imza koydular. Rusya son anda imzadan vazgeçti.
Söz konuşu anlaşma 2004 anayasısına geri dönülmesini, aralıkta
erken seçimi, 10 gün için koalisayon hükümeti kurulmasını ve göstericilerin 24
saat içinde illegal silahlarını teslim etmelerini öngörüyor.
Bu anlaşmanın imzalanmasından kısa bir süre sonra içişleri
bakanı parlamento tarafından görevinden alındı, Timoşenko’yu serbest bırakacak
yasal düzenleme kabul edildi.
Ukrayna’da barış hala bıçak sırtında.
Önümüzdeki günler, önümüzdeki ayların ve hatta yılların nasıl
olacağını belirleyecek.
Hazırlayan:
F.Serkan BAĞ
Kiev
http://ukrturk.net/ukrayna-tarihi-gunler-yasiyor-bir-yanda-kan-ve-goz-yasi-diger-yanda-umut-3-ayin-ozeti/
No comments:
Post a Comment